Şapkalarım Blisskiss' de ve www.hediyeyarat.com 'da satışta...

SAYFALARDA NELER VAR?

Başka şapka yok muu? Var... Zeynep ' de...


CONTEMPORAY İSTANBUL' dan birkaç kare, gözüme çarpan tasarımlar ve 2010 JAPONYA YILI... İTÜ' de JAPANESE DESIGN TODAY 100, Tasarım ' da...


KONYA Yolculuğu, BATI KARADENİZ turu SAFRANBOLU, SİNOP ve AMASRA Hep Gezsek ' de...


27 Aralık 2010 Pazartesi

İkonium... Konya' dan sevgilerle...


Her ne kadar son birkaç senedir çok kullanılmış olsa da ben hala çok severim "keçe" yi. Kullanırım da... Ama Konya' ya kadar hiç Keçe Atölyesine gitmemiştim. İstanbul' da gitseydim bu kadar etkilenir miydim bilmiyorum.

 İKONİUM kişiliği olan bir yer... Sahibesi Rabia Hanım Arjantinli. Dükkanın sol tarafı showroom, sağ tarafı atölye... Tezgahlar, üzerlerinde sonrasında şala dönüşecek çiçekler sıralanmış. Kesilmiş keçe kırpıntıları... Ahşap şapka kalıpları... Raflarda rengarenk yün yumaklar... Organik boya ile renklendirilmiş.

Çok özel tasarımları kendisi yapıyor Rabia Hanım. Biz herhalde 1 saatimizi orada geçirdik. Yelekler, fularlar, şallar ve şapkalardan kızların başı döndü tabii:) Benim tam da orada şarjım bitti ama compact makinayla birkaç kare alabildim.

İnsanın yaratıcılığını körükleyen bir atmosferi, havasında ilham kokusu var. Umarım tekrar giderim.


 


26 Aralık 2010 Pazar

Hediye zamanı da gelmişken... www.hediyeyarat.com...

HOŞGÖRÜ Serisi  Şapkalarım BLISSKISS' den sonra HEDİYEYARAT.COM ' da... Kafanızdaki hediye bulamıyorsanız ya da tamamen size özel olsun istiyorsanız bu siteyi bir ziyaret edin derim.

İlahi Dönüşteki Sırlı Dünya...


Gülçin Anıl ' ın Yeminli Mali Müşavirler Odası Sanat Galerisi' nde sergilenen koleksiyonunun adı... İlahi Dönüşteki Sırlı Dünya... Tünel' de önünden geçerken çekti beni içeri. Bir süredir takip ediyorum zaten galeriyi. Vuslat' ın 737. Yıldönümü' nde dervişleri konuk etmişler. Cesurca kullanılmış fırça darbeleri hem derinlik hem hareket hissi uyandırdı bende. Sanki bir Sema Ayini izler gibi... Etkilendim...

Sanatçı güzel de bir metin iliştirmiş. Hem eserlere hem de metne sitesinden ulaşabilirsiniz; http://www.gulcinanil.net/...


Birkaç örnek...







21 Aralık 2010 Salı

" Yüksek Derece" Oyuncu Seçmeleri 1...

    Tiyatro Ti' nin yeni oyunu "Yüksek Derece" ... 16-25 yaş arası genç oyuncular aranıyor. Sadece bir tiyatro oyunu değil tasarlanan. İlginç bir proje olacak. Benden de projeyi fotoğraflamamı istediler. Çok ilginç ve eğlenceli bir deneyimdi. Daha önce seçme görmemiştim:) Zormuş...
    Seçmelerin ilki geçen haftaydı. Deli gibi yağmur yağıyordu ama iyi bir katılım vardı. Takdir ettim gençleri. Eline bir text veriliyor. Buyur oyna deniyor. Gerçekten zormuş... Beni asıl şaşırtan arkadaşlar pek de zorlanmışa benzemiyordu. Gayet güzel performanslar çıktı ortaya; bana da güzel kareler tabii ki...
    "FAME" diye bir dizi vardı eskiden. TRT 2' de yayınlanırdı haftada bir kez. Sonra devam ettirmeye çalıştılar ya da filmini yaptılar ama pek olmadı. Aynı tat olmadı yani. Onu hatırladım birden. Bayağı bir kalp ve özveri işi...
    Yönetmenin de farklı bir tarzı var. O da o sırada performans sergiliyor gibi... Bu dünyadan kopuyorlar gibi...
    Bu hafta ( 23 Aralık Perşembe saat: 13:00 ) 2. seçmeler var. Çıkan kareleri görmek, "Ben de seçmelere katılmak istiyorum." veya " Merak ettim, bir bakayım... " için; "Yüksek Derece" nin Facebook aleminde sayfası var; takip edebilirsiniz.

19 Aralık 2010 Pazar

Arter... "İkinci Sergi"...

   

      Yine İstiklal Caddesi' de dolanırken gezdiğim bir sergi... Arter " İkinci Sergi- Second Exhibition" Sergisi... İlginç vitrinleri olur Arter' in. Bir önceki de Yeşil şişme bir tanktı; sürekli şişip sönen. Bu kez rengarenk şapkalar vardı. Tasarımcısı Ayşe Erkmen. Aslında enteresan olan hikayesi. Bu şapkaların anlamı ne? Erkmen "Arter" binasının geçmişini araştırıyor ve 1914-1920 yılları arasında giriş katında Fait Jules adlı bir şapkacı olduğunu öğreniyor. İstiklal Caddes' nde yaşamış olan anneannesinden kalan şapkasını alıyor ve 600 yıllık aile mesleğini sürdüren, el yapımı şapkalar üreten Katya Kiracı' ya gidiyor. Kiracı da aynı model rengarenk şapkalar üretiyor.

Serginin geri kalanında da ilginç çalışmalar var.Mesela, 33.000 adet Milli Piyango sayısal Loto kuponu sergileniyor. Eserin adı "Şans Eseri" ve serginin potansiyel olarak en değerli olabilecek eseri. Ama olamadı. O hafta devretti:)

"Ağlayan Çocuk" portresi. İki tarafı da spirallenmiş Kanun kitapçıkları ve İki yanı da ciltlenmiş " Kapalı Yapıt" lar gibi.

  

Sonra bir kenarda gözüme Louis Vuitton marka baskılı çöp torbası gözüme çarptı. Ama kendisi sergi dahilindeki eserlerden değildi:)


Sergi 27 Şubat 2011 tarihine kadar gezilebilir.

16 Aralık 2010 Perşembe

aşk olsun...


Şeb-i Arus törenleri için 10-12 Aralık tarihleri arasında Konya' daydık. 10 kız araç kiraladık ve Aşk' a gittik... Meteoroloji alarm veriyor. Türkiye'ye kar geliyormuş, yollar kapanacak. Ama biz azimliyiz. Giderken biraz üşüdük ne yalan söyleyeyim. Ama nefsimizi terbiye ediyoruz:) Otelimiz Şems-i Tebrizi' nin Türbesi' nin tam karşısı Şems Otel... İlk ziyaretimiz Şems' e... Öldürülüp atıldığı kuyunun üzerine kurulmuş. Çok mütevazi... Tek başına... Ve öyle büyük bir kalabalık yok. Mevlana Türbesi gibi değil. Neyse ardından Meram Bağlarında birkaç türbe gezdikten sonra meşhur Cemo' da öğle yemeği... Şef bize Konya lezzetlerinden tatmamız için bir sofra hazırlıyor. Herşeyden bir parça... Çok merak ettiğim bamya çorbasını içiyorum nihayet. Hatta nereden almamız gerektiğini de öğreniyoruz; Kadınlar pazarı... Etli pide çeşitleri ve tandır...Rixos Otele' e akşam için gösteri davetiyelerimizi almaya gidiyoruz. Otel'in girişindeki döner kapıda Bir derviş Sema ediyor. Çok yaratıcı, gerçek gibi... Sonra Mevlana Türbesi... Çok kalabalık. İçerde fotoğraf çekmek yasak. Sağda solda insanlar yerlere oturmuş kendinden geçmiş vaziyette ibadet ediyorlar. Keşke bu kadar kalabalık ve turistik olmasaydı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Sabah erken gitmek lazım, vakit yok. Biraz alışveriş yaptıktan sonra Sema Gösterisine gidiyoruz. Çok heyecanlıyım. Acaba yerimiz nasıl? Neyse kapıdan giriyoruz. Çok ayıp ama basın olduğumu söylerek basının olduğu yere kuruluyorum. Zararsız bir yalan. Fazla detay vermeyeyim arkadaşlar işini iyi yapıyorlar ama ben çok azimliyim:) Muhteşem gösteriden sonra bir dergaha gideceğiz. 4 kişi yola koyulduk. Muhteşem bir atmosfer var. Geniş caddeler, düz yollar ve bembeyaz kar. O kadar güzeldi ki. Daha doğru bir zamanlama olamazdı "Vuslat" için. Dergahdaki töreni kaçırmışız. Otel' e döndük biz de. Aynen yattığım gibi kalkmışım:)

Bugünki plan çok, vakit az. Yola çıkmalıyız. Ülke alarmda. İzmir bile -1 ve karlı. Bolu' da yollar kapanmış. Aramızda işe gidenler var. Otel sahibi odalarımızı tutacakmış, geri dönme ihtimalimize karşı:) İplikçi Camii, Karatay Medresesi, Sahib Ata Külliyesi ve Camiisi... Kelimeler yetmez anlatmaya. Muhteşem çiniler, eski kapılar, halılar... Sonra keçe atölyesine gidiyoruz. Sahibesi Arjaninli çok hoş bir Hanım. Tasarım ve imalat kendisine ait. İKONIUM... Konya' ya yolunuz düşerse mutlaka gidin. Konya' da son yemeğimizi Tirit' den yana kullanıyoruz. Mehmet Bey' den bahsetmeden olmaz. Şahsına münhasır Mehmet Bey çarşıda dükkan sahibi. Kızlardan biri çerçeve beğenmiş onun için girmiş dükkana... Mehmet Bey kışları dünyayı gezer baharda dönermiş Konya' ya. "Yurt dışında eğitim aldım ama gezerek..." diyor. Birdahaki sefere bize rehberlik edecek. Eylül sonu Mistik Dans Festivali olurmuş Konya' da mutlaka gelin dedi. Biz dünden razı. Sizin de haberiniz olsun. İstanbul' a dönüyoruz. Biraz da istemeyerek...

Biraz daha Konya... Hep Gezsek' de...


1 Aralık 2010 Çarşamba

KÜLTÜR SANAT CENNETİ... İSTİKLAL CADDESİ...

İstiklaldeyim. Özel olarak gittiğim bir yer yok. Sergi gezme niyetindeyim. Yapı Kredi' de UniCredit Group Kolksiyonu' ndan Seçkiler var. Aslında tatilde gitmiştim ama aceleyle baktığım için tekrar girmeye birkaç da kare almaya karar verdim. PAST PRESENT FUTURE... Enteresan da bir el broşürü tasarlamışlar.Sergideki eserlerle ilgili bulmacalar ve oyunlar var içinde.


Yapı Kredi Bankası' nın yanında İtalyan, Alman ve Avusturyalı bankalara ait 60 bin eserden 90 adeti seçilmiş. Sergi 7 bölümden oluşuyor. Klasik Üzerine, Arzu Nesneleri, Geometri Üzerine, Metropolis, Yüce Pitoresk, Yüz Yüze ve Beden Dili. Neden böyle adlandırılmışlar hepsinin açıklaması yapılmış bölümlere girerken. Portreden fotoğrafa, mercek altında metropolisten bireyselliğe herşey var. Adından da anlaşılabileceği gibi sergi geçmiş, bugün ve gelecek arasında bir diyalog oluşturuluyor. "Bu yolculuk, geçmişe ve bugüne ışık tutarken geleceği hayal etmeyi bize ise bırakıyor." diyor küratör Walter Guadagnini. Bunu nasıl yapıyor gidip görmenizi tavsiye ederim ama ben birkaç örnek getirdim.


GALATA KÖPRÜSÜ  2010- Tual üzerine yağlı boya


BUGÜN HERKES DIŞARI - Ferhat Özgür 2002

ÇALIŞMA MASAMIN ÜSTÜ- Iger Eskinja 2008

SUÇLULUK ALEGORİLERİ 2009 - Fatma Bucak

BEYRUT
Başka tarz çeserler de vardı. Grafik çalışmaları, doğa fotoğraf ve resimleri, kolajlar... Gidiniz...

İstiklal' de yürümeye devam ediyorum. Başka bir sergiye doğru çekiliyorum. Çok eğlenceli ve beni ilgilendiren bir vitrin... Anlatacağım...